Hayata yeni bir başlangıç noktası sunan, üremeyi destekleyen ve aynı zamanda cinsel haz duygusunu besleyen kadın üreme organları, vücudun iç ve dış bölümlerinden oluşan son derece etkileyici bir yapıya sahiptir. Birçok kişi için oldukça karmaşık veya gizemli gelebilen bu bölge aslında doğal süreçleriyle vücudun bütünlüğünü tamamlar.
Vulva, kadın üreme sisteminin dışarıdan görülen tüm kısımlarını kapsayan genel bir isimdir. Mons pubis (ön tarafta bulunan yumuşak ve hafifçe kabarık bölge), dış dudaklar, iç dudaklar, klitoris, idrar kanalının (üretra) dış açıklığı ve vajina girişinin etrafındaki alanı içine alır. Bu bölge, tıpkı bir koruma kalkanı gibi davranarak iç organların dış etkilerden korunmasına yardımcı olur. Cinsel uyarılma sırasında da önemli rol oynar.
Bu dudaklar, vulvanın en belirgin parçalarıdır ve dış dünyayla iç üreme organları arasında yumuşak bir sınır oluştururlar. Labia majora, yani büyük dudaklar, daha etli ve tüylü bir dokuya sahip olup cildi ve altındaki yağ dokusunu içerir. Labia minora veya küçük dudaklar ise daha incedir ve üzerlerinde tüy bulunmaz. Bu iç dudaklar, renk ve şekil bakımından kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu dudaklar, dış ortamdan gelebilecek sürtünme ya da mikroplara karşı tampon işlevi görür ve vajina girişini korur. Aynı zamanda cinsel uyarılma sırasında kanla dolarak şişebilir ve bölgeyi daha fazla duyarlı hale getirir. Nasıl ki bir kitap kapağı sayfaları korur ve açıp kapatma işlevine sahipse, labialar da benzer bir koruyucu ve destekleyici rol üstlenir.
Klitoris, uyarılma ve zevk hissiyle en çok ilişkilendirilen küçük ama etkili bir dokudur. Vulvanın üst kısmında, iki iç dudağın ön kısımlarının birleştiği noktada bulunur. Dışarıdan bakıldığında küçük bir çıkıntı gibi görünse de vücudun içerisinde uzanan ve kanla dolabilen bir yapısı vardır. Klitorisin görevi, cinsel doyumu artıran sinirsel uyarıları beyine iletmektir. Üzeri, adeta hassas sinir uçlarıyla kaplı bir küre gibidir. Uyarıldığında kanlanması artar ve bu durum algılanan hazzı güçlendirir.
Vajina, vulva ile rahim ağzı (serviks) arasında uzanan kas ve bağ dokudan oluşan tüp şeklindeki yapıdır. Yaklaşık 7-9 cm kadar uzunluğu vardır ancak cinsel ilişki ve doğum gibi durumlarda çok daha fazla genişleyip esneyebilir. Bu esnekliği, tıpkı bir akordeon gibi, iç içe geçmiş dokuların açılıp kapanabilmesine borçludur. Vajina, cinsel ilişki sırasında penisi veya vajinal muayene esnasında tıbbi cihazları kabul edecek şekilde şekil değiştirebilir. Doğumda ise bir bebeğin geçebileceği kadar genişleyerek olağanüstü bir esneklik sergiler. Bu kanalın iç yüzeyi, salgılarla nemli tutulan bir mukozayla kaplıdır ve kendi başına bez üretmez. Vajinanın kayganlığı, rahim ağzı salgıları ve doku sıvıları tarafından sağlanır. Böylece ilişki sırasında sürtünme minimuma iner ve doğal bir koruma mekanizması devreye girer.
Serviks, rahmin (uterus) vajinaya açılan kısmı olarak bilinir ve kadın üreme sisteminin önemli bir geçit bölgesidir. Yaklaşık 2-3 cm uzunluğunda silindir şeklinde bir yapıya benzer ve rahmi olası enfeksiyonlardan koruyan özel bir bariyer işlevi görür. Serviks, vajinanın üst kısmında yer alır ve kıvrımlı bir kanalla (servikal kanal) rahim boşluğuna bağlanır. Bu kanalın girişinde, sümüksü bir tıkaç oluşarak mikropların yukarı çıkmasını önlemeye yardımcı olur. Aynı zamanda döllenme esnasında spermlere geçiş izni vererek gebeliğin başlamasında da kilit noktadır. Onu, vücudun emniyet kilidi gibi düşünebilirsiniz. Kimi zaman sıkı, kimi zaman ise uygun dönemlerde hafifçe aralık kalarak bedendeki döngülere müthiş bir uyum sağlar.
Rahim, küçük bir armut biçiminde, içi boş ve kas dokusundan oluşan bir organdır. Gövde (korpus) kısmının tepesi fundus olarak isimlendirilir ve alt tarafı serviksle devam eder. İç yüzeyindeki endometrium tabakası, her ay döllenmeye hazırlanır. Gebelik oluşmazsa adet kanaması şeklinde dökülür ve bu döngü kadınların üreme çağları boyunca tekrar eder. Rahmin kas tabakası (miyometrium), kasılma gücüyle ünlüdür. Gebelik sırasında büyür, doğumda bebeği dışarı itmek için güçlü dalgalar halinde kasılır. Rahmi hayata can veren bir kuluçka makinesi gibi düşünebilirsiniz. İçinde bebeğin korunmasına ve beslenmesine uygun bir ortam hazırlanır. Ayrıca rahmin öne doğru eğimli (antevert ve antefleks) olması, karın içindeki diğer organlarla uyumlu bir düzen kurmasına destek olur.
Fallop tüpleri, rahmin üst yan kısımlarından (rahim boynuzları olarak da bilinen bölgelerden) uzanan ince kanallardır. Yaklaşık 10-12 cm uzunluğunda olan bu tüplerin fimbrialı uçları, yumurtalıkların bulunduğu yöne doğru uzanır. Yumurtlama gerçekleştiğinde yumurta hücresi, tüpün bu püskül benzeri fimbrialar tarafından adeta kucaklanır. Tüpün içinde hareket, iki temel mekanizmayla sağlanır. Biri, iç yüzeyi kaplayan titrek tüycüklerin yumurtayı rahme doğru yönlendirmesidir. Diğeri, tüpün çevresini saran kas liflerinin ritmik kasılmalarıdır. Bu uyumlu hareket, döllenmenin gerçekleştiği ortamın korunmasına yardımcı olur. Fallop tüpleri, vücudun nakliye hattı gibidir. Hem yumurtayı taşır hem de spermin yumurtayla buluşması için uygun ortam hazırlar.
Yumurtalıklar, tıpkı minik fabrika gibi hormon üretimi ve yumurta olgunlaştırma görevlerini üstlenir. Her kadında iki adet yumurtalık bulunur ve pelvisin yan tarafında yer alırlar. Boyutları genellikle 3-5 cm civarındadır, ancak hormonal döngüye bağlı olarak ufak değişiklikler gösterebilirler. Yumurtalıklar, her ay bir yumurtanın gelişip salınması için uygun ortamı hazırlar. Ayrıca östrojen ve progesteron gibi temel cinsiyet hormonlarını salgılayarak adet döngüsünü ve gebelik süreçlerini düzenler. Onları vücudun orkestrasının şefi gibi düşünebilirsiniz. Hazırlanan her nota (hormon), bedende geniş yankılar bulur ve döngüsel değişimleri başlatır. Overler aynı zamanda kemik sağlığı, cilt kalitesi ve duygusal denge üzerinde de dolaylı etkilere sahiptir.
Bartolin bezleri, vajina girişinin hemen yanlarında, saat 5 ve 7 yönlerinde konumlanmış küçük salgı bezleridir. Cinsel uyarılma sırasında, bölgenin kayganlığını artırmak için mukus benzeri bir sıvı salgılarlar. Bu bezlerin salgıladığı sıvı, sürtünmeyi azaltarak cinsel birlikteliğin daha rahat geçmesini sağlar. Tıpkı makinenin yağlanmasına benzer şekilde dokuların tahriş olmasını engeller. Bartolin bezlerinin kendileri çok küçük olduğu için sağlıklı durumdayken genellikle hissedilmez. Fakat zaman zaman kanallarının tıkanması sonucu kist veya enfeksiyon (apse) gelişebilir. Bu durumda tedavi oldukça etkilidir ve günlük yaşama hızlıca dönülmesi mümkündür.
Skene bezleri, üretra (idrar kanalı) çevresinde konumlanmıştır ve dış açıklığın hemen yanındaki küçük kanallarla yüzeye açılır. İşlevleri, üretra etrafını nemlendirmek ve bazı araştırmalara göre kadın boşalması sırasında salgılanan sıvının bir kısmını üretmektir. Kimi uzmanlar bu bezleri, erkekteki prostat bezine benzetir. Herkeste fark edilmeyecek kadar küçük olabilir ya da bazen daha belirgin hale gelebilir. İşlevsel açıdan, özellikle cinsel uyarılmada idrar yolunun rahatlaması ve hafif bir koruyucu sıvı salgılanması için katkıda bulunur. Bu sistemi, bir musluk etrafındaki lastik contaya benzetebilirsiniz. Fazla sürtünmeyi veya rahatsızlığı engelleyen küçük ama kıymetli bir koruma sağlar.
Kadın genital organlarının sağlığı, güçlü ve düzenli bir kan akışına bağlıdır. Bu bölgede hem yüzeysel hem de derinde uzanan damarsal yapıların birbirleriyle etkileşimi vardır.
Toplardamarlar ise aynı yolu tersine izleyerek kanı kalbe geri taşır. Bu damarlarda kapakçık olmadığı için bazen bölgesel basınç artışı veya varis benzeri genişlemeler olabilir. Ancak vücudun adaptasyon mekanizmaları sayesinde genel dolaşım dengesi korunmaya devam eder.
Sinir sistemi, kadın genital bölgesinde hem duyusal algı hem de organların çalışması üzerinde söz sahibidir. Dış kısım, yani vulva ve vajinanın alt üçte birlik kısmı, ağırlıklı olarak pudendal sinir tarafından yönetilen somatik (istemli) sinir liflerine sahiptir. Bu dokunma, basınç ve acı hissini net şekilde almamızı sağlar. Rahim, vajinanın üst kısmı, fallop tüpleri ve yumurtalıklar ise otonom sinir sistemine (sempatik ve parasempatik) bağlanır. Bu sayede örneğin adet sancıları, gebelikte rahmin kasılması ya da cinsel uyarılma sırasındaki değişiklikler düzenlenir. Sinirsel uyaranları bir kablo ağı gibi düşünün. Dıştaki kablolar, anında ve keskin sinyaller gönderirken içeridekiler daha derin ve bazen daha belirsiz duyumlar taşır. Bu kombinasyon hem yoğun haz hem de düzenli bir üreme döngüsü için önemli bir koordinasyon sağlar.
Bu düzen, vücutta güvenlik zincirinin devamlılığını garanti altına alır. Herhangi bir bölgede ortaya çıkabilecek olumsuzluklar, lenf sisteminin sıkı denetiminden geçer ve gerekli olduğunda bağışıklık hücreleri harekete geçer.
Bu web sitesi, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Burada yer alan bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Sağlık sorunlarınız veya şikayetleriniz için mutlaka bir doktora başvurmanız gerekmektedir.
© 2024 Emre Destegül. All Rights Reserved. Web Tasarım: Tasarımevi